TATWAN DERGİ
 
  ANA SAYFA
  ÖNSÖZ
  E-DERGİ
  TATVAN HABERLERİ
  TATVAN BELEDİYE BAŞKANI
  BELEDİYE MECLİS ÜYELERİ:
  TATVANIN KÖYLERİ
  FİLM
  EDİTÖR
  Sayaç
  İLETİŞİM
ÖNSÖZ

Tatvanın Tarihi


Van Gölünün güney batı kıyısında, Nemrut Dağı'nın doğu eteğindeki düzlükte kurulmuş bulunan Tatvan, doğal bir liman görünümündedir. Bitlis iline bağlı bir ilçe olmakla birlikte, bağlı bulunduğu ilden, nüfus açısından daha büyük bir yerleşim birimidir. Son yerleşmelerle birlikte Bitlis’e olan uzaklığı 20 kilometreye inmiş durumdadır.

Tatvan’ın tarihine baktığımızda, yaygın yargının aksine binlerce yıllık bir geçmişle karşılaşırız. Tarihi belgeler de bu durumu ispat etmektedir. Buna göre Tatvan’ın bilinen tarihi, son yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen bulgulara göre günü­müzden takriben beş bin yıl öncesine da­yanmaktadır.

Uzun bir geçmişe sahip bulunan Tatvan, ilk çağlardan itibaren çeşitli mil­letlerin ve bu arada Dara, Büyük İskender, Selçuklu Hükümdarı Alparslan, Timur, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Sü­leyman, Şah İsmail ve IV. Murat’ın ordula­rına geçit görevi gördü. Osmanlı Hü­kümdarları İran seferlerine çıktıklarında Tatvan’dan önemli oranda istifade ettiler. Hatta, İran seferi sırasında Kanuni Sultan Süleyman’ın, Van Gölünün güney batısına düşen bu limanda, bir tersane yaptırdığı bilinmektedir. Araş­tırmalar sonucunda elde edilen belgelerden ve eski kaynaklardaki bilgilerden anlaşıl­dığı kadarıyla, ilçe ve çevresinin ilk sa­kinleri Subarlardı. Daha sonra Hurriler ve Hititler ile bunlara bağlı çeşitli boylar Tat­van’a hakim oldular. M.Ö. IX. Yüzyıldan itibaren Urartular, Van ve çevresi ile birlikte Tatvan’da üç asır bo­yunca egemenlik kurdular. Van şehrini kendilerine başkent edinen Urartular’ın Tatvan’daki hakimiyetleri sona erdikten sonra ilçeyi çeşitli boylar yurt edindiler. Söz konusu boyların Asur, İran, Roma ve Bizans gibi çeşitli devletlerle kısa veya uzun temasları oldu.

Hz. Ömer dönemi ise Tatvan için yeni gelişmelerin başlangıcı oldu. Çünkü bu tarihten itibaren Bitlis ve çevresi İslam Devletinin toprakları arasına katıldı. 1071’deki Malazgirt Meydan Sava­şından sonra bu kez Tatvan Selçukluların eline geçti ve bu durum M.S. 1200’lere kadar devam etti. Bu tarihlerden sonra Tatvan, Harzemşahlar, İlhanlılar ve Akkoyunluların istilasına uğradı.

Tatvan’ın tarihinde dönüm noktası sayılabilecek olaylardan biri ise, bölgede Osmanlı hakimiyetinin başlamasıdır. 1514 tarihli Çaldıran Savaşında Şii-İran ordusunu bozguna uğratan Osmanlı ordu­sunun bu başarısından sonra Doğu Ana­dolu topraklarının büyük bir bölümü Os­manlı Devletine bağlanmıştı. İdris-i Bit­lisi’nin yardımları ve çabaları sonucu Bitlis ve Hizan Emirleri de diğer bölge emirleri gibi Yavuz Sultan Selim’e itaat etmişler­di. İdris-i Bitlisi’nin gayretleri netice­sinde bölgede bir çok bey daha (Cizre, Eğil, Garzan, Palu, Siirt, Hasankeyf, Silvan Beyleri), toprakları kendilerine “temlik” olarak verilmek şartı ile Osmanlı Devletine bağlanmışlardı. Bu olay Tatvan’ın tarihindeki önemli olaylardan biridir. Çünkü bundan sonra yaklaşık dörtyüz yıl boyunca yöre Osmanlı Devleti idaresinde daha istikrarlı bir yapıya kavuştu.

Tatvan isminin ne zaman ve kimler tarafından verildiği bilinmemektedir. An­cak Evliya Çelebi, Rahova (Rahva) Ova­sından doğuya doğru üç saat yürüdükten sonra Taht-ı Van kalesine ulaşıldığını ve buraya yöre halkının Tatvan adını verdikle­rini kaydetmektedir. Burası Van denizi kenarında olup, Van Paşasının Hassı idi ve subaşılıkla idare edilmekteydi. Evliya Çelebi’ye göre Kanuni döneminde Zal Paşa burada küçük bir kale yaptırmıştı. Tatvan Kalesi daha sonra, İran Şahı Tahmasb döneminde İran orduları tarafın­dan tahrip edilmişti. Tahmasb’ın orduları Ahlat ve Adilcevaz kalelerini istila ettikle­rinde, Tatvan’dan gemiler ile Van’a yar­dım gitmesini engellemek amacıyla bura­daki kaleyi tahrip etmişlerdi. Fakat buna rağmen Tatvan bir liman olarak, bundan sonra da önemini korumuştu. Yakın geçmişte ise Tatvan ilçesi Küçüksu Nahiyesinde 1879’da ku­rulmuş bir köy görünümünde idi. Bu ge­lişme bir tesadüf eseri olmayıp, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, yani 93 harbi ile iliş­kilidir. 93 Harbi sırasında ve sonrasında Doğu Anadolu Bölgesinde önemli oranda nüfus hareketleri meydana gelmiş ve ku­zeyden daha aşağılara doğru yoğun bir göç yaşanmıştı. Rusların işgal bölgelerinden içerilere doğru göç eden insanlar, Osmanlı Hükümeti tarafından iç kesimlere yerleşti­rilmişlerdi. Muhtemelen Tatvan’daki söz konusu iskan olaylarının, bahsi geçen göçlerle yakın bir ilişkisi vardır.

1918 yılında Bitlis iline bağlı bir nahiye merkezi durumunda olan Tatvan, 1936 yılında ilçeye dönüştürüldü. XX.yüzyıl başlarında küçük bir köy görüntüsü veren Tatvan, daha sonra hızlı bir gelişme gösterdi ve sürekli bir ilerlemeye paralel olarak ilçe teşkilatına kavuştu­ğunda, Karşıyaka mahallesinde bulunun idare binaları 1946 Haziran’ında Tuğ ma­hallesine taşındı.

Tatvan, ilçe olduğu dönemde yakla­şık üç yüz nüfuslu küçük bir kırsal yer­leşmeydi. 1950’de 3179 olan nüfus miktarı 1965’te 10 bini, 1970’te 20 bini, 1980’de 40 bini, 1985’te 50 bini aşmıştı. Nüfusun hızla artmasında Tatvan’ın bir ulaşım ve konaklama merkezine dönüşmesi, ayrıca bazı göçer aşiretlerinin buraya yerleşmesi önemli rol oynamıştı. Yine Tatvan’ın Van’a ve İran’a ulaşımı sağlayan bir liman kenti olması da, gelişmesine etki eden önemli faktörlerden biridir. Dağınık tarihi eserlerin doğa ve insanların yıkıcı etkisinden kendilerini kurtaramadığına, Tatvan’da tanık olmak mümkündür. Doğanın tahribatını anlamak daha kolay olmakla birlikte insanların yıkıcı etkisini izah etmek aynı oranda kolay olmasa gerek. Çünkü, tarihi yok etmesi insanın, kendi kendini yok etmesi anlamına gelmektedir. Her şeye rağmen Tatvan’da kalıntı halinde de olsa varlığını koruyabilmiş tarihi eserlere rastlamak mümkündür. Buna göre Tatvan’da tarihi eserlerin dağılımı konusunda karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır: 11 kale, 5 camii, 4 kervansaray, 2 kümbet, 2 çeşme, 2 köprü, 3 tarihi ev, 4 tarihi mağara ve 54 kilise.

Kilise sayısının bu kadar fazla olması Hıristiyan dinine mensup Ermeni nüfusunun aynı oranda fazla olduğu anlamına gelmemelidir. Ermeni nüfusunun en yoğun olduğu vilayetlerin başında Bitlis gelmekle birlikte, 93 harbinden önce Bitlis’te 45.600 Müslüman nüfusa karşılık, Ermeniler de dahil bütün Hıristiyanların miktarı 15.200 kişiydi. Bu da yaklaşık olarak % 30’luk bir oranı ifade etmektedir. 93 Harbi sonrası dönemde de bu oran bir miktar artış göstermekle birlikte, bir önceki döneme yakındı. Doğu Anadolu bölgesi genelinde ise, bu oran aynı dönemlerde %18 dolaylarındaydı.

93 Harbinin etkisi azaldıktan sonra Ermeni nüfusunda giderek bir azalma meydana gelmişti. Bu tarihten sonra bölgenin bazı köylerinde Ermeniler ağırlıklı olarak yaşamakta idiler. Söz konusu 54 kilisenin tamamına yakınının köylerde bulunuyor olması da bu tezi doğrulamaktadır.

Bir yerleşim biriminin turist çekebilmesi için bir takım vasıflara sahip olması gerekir. Tatvan’a baktığımızda turizm potansiyeli bakımından son derece zengin olduğunu görebiliriz. Tatvan her şeyden önce sahip olduğu güzellikleri ile zaten önemli bir cazibe merkezi durumundadır. Bu özelliği dahi, iyi bir tanıtımla önemli oranda turist çeşmeye yeter. Yöre, tarihi İpek Yolu üzerinde olup, değişik uygarlıklara ait izleri bünyesinde barındırmaktadır. Tatvan, söz konusu uygarlıklara ait çok sayıda mimari, arkeolojik ve tarihi eserlere sahiptir. İlk bakışta, Belediye halk plajı içindeki Urartu kent kalıntısı, Küçüksu veDalda köylerindeki Selçuklu dönemi mezarlıkları, başta Kıyıdüzü, Göllü, Koyunpınar köylerindeki manastırlar olmak üzere çok sayıda manastır veya kilise, İslam Uygarlığına ait türbeler ile Osmanlı dönemi eseri El-Aman Kervansarayı dikkati çeken yapılardır.

İlçe merkezinin kuzey batısında yer alan Nemrut Dağı, aynı zamanda volkanik patlamalar sonucunda Van Gölünün de oluşmasına zemin hazırlamıştır. İlçe merkezine, yaklaşık bir saat mesafede bulunan krater gölünün yanında ayrıca yeşil göl diye adlandırılan bir de sıcak su gölü bulunmaktadır. Yer yer sıcak buhar fışkıran krater bacaları da mevcuttur. Göl civarında çeşitli ağaçlardan oluşan küçük koruluklar, Nemrut zirvesini daha güzel bir hale getirmektedir.

Milli park ilan edilmeyi bekleyen Nemrut Dağı başta olmak üzere, tarihi ve turistik yerlerin tamamı insanların yıkıcı etkileriyle karşı karşıya bulunmaktadır. Bunun en önemli nedeni, bu yörenin yeterince tanınmamasıdır. Çünkü, insan tanımadığı bir şeyi yeterince sevemez, sevmediği şeyi de koruyamaz.

Tarihi Yerler:

Tatvan Kalesi
Kalekıran Kalesi
El-Aman (Rahva) Kervansarayı
Abdulcelil Behtani Türbesi
Hüseyin Dede (Bapir-i Kal) Türbesi
Kotum Baba (Abdullah Bin Derare) Türbesi
Urartu Kaya Mezarı
Küçüksu (Kotum) Mezarlığı
Dalda Köyü Mezarlığı
Tokaçlı Köyü (Paşaelmalı ) Mezarlığı
Göllü Ovası S.George Manastırı
Tuğ Kilisesi

 

 

Tatvan Kalesi: Kanuni Sultan Süleyman’ın vezirlerinden Zal Paşa tarafından, Tatvan’ın bu günkü Çağlayan mahallesinde 1550-1560 tarihleri arasında yapılmıştır. İran Şahı Tahmasb Adilcevaz ve Ahlat Kalelerini istila ettikten sonra, Van’a yardım gitmemesi için kaleyi yıktırmıştır.Tatvan Kalesi'nin kalıntıları rivayete göre halen Yatılı İlköğretim Okulunun temelleri altında bulunmaktadır.

Kalekıran Kalesi: Tatvan’a bağlı Çekmece (Şahmiran) köyünün üstünde, Nemrut Dağı kraterindeki mevcut büyük göl ile paralel olarak bulunan bu kale bütün Tatvan ve çevresine hâkim durumdadır. Ancak aşınma ve toprak örtmesi sonucu bir tepe görüntüsü vermektedir. Tepenin etrafında yontulmuş taştan kale surları görünmektedir. Bu kale, bölgeye Nemrut’tan sonra gelen Pers krallarından Şahmiran’ın hüküm sürdüğü mevkidir.

Tatvan El-Aman (Rahva) Kervansarayı : Tatvan – Bitlis yolu üzerinde Rahva düzlüğünde devlet yolu kenarında yer almaktadır. Çok büyük bir alanı kaplayan eser, eski yayınlarda zaviye olarak geçmekte ve Van Beylerbeyi Hüsrev Paşa tarafından XVI. yüzyılda yaptırıldığı kaydedilmekte ise de eserin yapılışına ait bir kitabesi bulunmamaktadır. İnşa edilmiş olduğu arazi Bitlis-Muş ve Van yollarının birleştiği Rahva düzlüğü geçmişte, kış aylarında kervanlar için en tehlikeli yerlerin başında gelmekteydi. Bu derece önemli bir alanda yapılmış olması eserin çok geniş bir araziyi kaplamasına ve hatta bazı kısımların eklenmesine neden olmuştur. Böylece kaplamış olduğu arazi bakımından Anadolu’nun en büyük kervansarayı unvanını kazanmış bulunmaktadır.

Avlu dâhil olmak üzere beş bölümden meydana gelen kervansaray bir camii, bir hamamı, bir havuzu ve 160 odayı da bünyesinde bulundurmaktadır. Siyahi renkte ve sağlam bir taş damarından oluşan han 90 metre uzunluğunda, 70 metre genişliğinde büyük bir tarihi külliyedir.

Tatvan Abdulcelil Behtani Türbesi:
Hz.Ömer döneminde yörede İslam dinini anlatmak üzere Reşadiye bucağına gelip yerleşen Abdulcelil Behtani burada eğitim amaçlı bir medrese ile bir zaviye kurmuştur. Bir süre sonra burada vefat eden Abdulcelil Behtani, medresenin yanına defnedilmiştir. Türbesinin üzerine bir kümbet yanına ise bir camii inşa edilmiştir. Halen önemli bir kısmı ayakta bulunan Türbe ve Zaviye bakımsızlıktan harabe halindedir.

Tatvan Hüseyin Dede (Bapir-i Kal) Türbesi :
Hüseyin Dedenin 1470-1550 yılları arasında yaşadığı rivayet edilmektedir. Kardeşi Şeyh Hasan ile birlikte yöreye yerleşen Hüseyin Dedenin Hüsrev Paşa ile yakın bir dostluğu bulunduğu için kendisine İncekaya (Por) köyü bağışlanmıştır. Burada vefat eden Hüseyin Dedenin türbesi, Hüsrev Paşa tarafından yaptırılan camiinin yanında bulunmaktadır. Cami, mağaranın içi düzenlenerek ve ilaveler yapılarak inşa edilmiştir. Caminin inşaatında işlenmiş taşlar kullanılmış olduğu halde, camii ve türbesinin duvarları sonradan sıva ve yeşil bir boya ile örtüldüğü için tarihi yapı özellikleri bozulmuştur.

Camiinin yakınında Hüseyin Dedenin inzivaya çekildiği, takriben beş metre yükseklikte, kayaya oyulmuş bir çilehane de bulunmaktadır. 24 basamaklı bir demir merdivenle çıkılabilen çilehane iki bölümden (ibadet yeri ve yatma yeri) oluşmaktadır.

Tatvan Kotum Baba (Abdullah Bin Derare) Türbesi :
Kotum Baba, İslam ordularının bölgeye gelmesi ile birlikte Kotum (Küçüksu)’a kadar gelebilmiş, yaşlı olduğu için daha ileri gidemeyerek burada kalmış ve burada vefat etmiştir. Kotum Baba Türbesi kendi adıyla anılan mescidin ön bölümünde çilehanesinin yanındadır. Türbenin iç bölmelerinin bazıları kayalara oyularak oluşturulmuştur.

Urartu Kaya Mezarı
Van Gölü Feribot İşletmesi sahasında yer alan ve Kale Tepe adıyla bilinen bölgede yer alan Urartu dönemi kaya mezarı iki ayrı odacıktan meydana gelmiştir. Odacıkların giriş kapıları kesme taşlardan oyularak ve süslenerek yapılmıştır. Mezarın içinde defineciler tarafından açılan çukurlara rastlanmaktadır. Aynı bölgede son zamanlarda yapılan araştırmalar sonucu M.Ö. III. bin yıla ait buluntular ortaya çıkarılmıştır.

Tatvan Küçüksu (Kotum) Mezarlığı: Tatvan – Van karayolu üzerinde, Tatvan’ın 7 km. güneydoğusundaki Küçüksu’da iki tarihi mezarlık bulunmaktadır. Tatvan – Hizan karayolunun hemen karşısında yer alan dik bir kayalık üzerinde yükselen tepede yer alan ilk mezarlık günümüzde de kullanılmaktadır. Mezarlıkta dağınık vaziyette sanduka şeklinde ve şahideli birçok mezar bulunmaktadır. Mezarlığın güney ve orta kısmında yoğunlaşan tarihi mezarlardan en eskisi, üç kademeli prizmatik sanduka şeklindedir. Sandukanın üzerinde yer alan kitabede 569 (1173) tarihi yazılıdır.

Küçüksu’daki ikinci mezarlık, diğerinin kuzey yönünde yer almaktadır. Burada genellikle ikişer şahideden oluşan 12 mezar ile dikdörtgen prizma ya da üzeri üçgen prizma şeklindeki 8 sanduka mezar bulunmaktadır. Birçoğu harap durumdaki mezarda kitabe veya süsleme mevcut değildir.

Tatvan Dalda Köyü Mezarlığı:
Tatvan’ın 10 km. kadar batı yönündeki Dalda (Engesor) köyünde bir tarihi mezarlık bulunmaktadır. Köye giden patika yolun sağındaki yamaçta yer alan mezarlıkta 16’sı şahideli, diğerleri çatma lahit prizma (sanduka veya kademeli prizma) sanduka türünde 72 mezar tespit edilmiştir.Mezarlığın batı yönünde yer alan tek şahide, dış yüzünde kandilin kenarındaki kabartma, rumi, kıvrık dallardan oluşan bezemesi ve diğer yönündeki Ramazan 723 (1323 Eylül) tarihi veren kitabesi ile dikkat çekmektedir.

Tatvan Tokaçlı Köyü (Paşaelmalı ) Mezarlığı: Tatvan’ın yaklaşık 20 km. doğusundaki Paşaelmalı mezrasında 28 şâhideli mezarın yer aldığı bir mezarlık tespit edilmiştir. Mezar taşlarındaki kitabelerden, burasının XV. yüzyılda kullanılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bir kısmı yere düşmüş vaziyette duran genellikle tek şahideden oluşan mezarların en eskisi 841 (1438) de ölen Davut kızı Asiye’ye aittir.

Tatvan Göllü Ovası S.George Manastırı

S.George Manastırı Tatvan-Van karayolunun 35. kilometresinde kahveler mevkiinden başlayan Göllü Ovasında kurulmuştur. Göllü S.George Manastırı, kalın ve yüksek bir çevre duvarı ile çevrilmiştir. Güney duvarının uçlarında bulunan iki kule yıkılmıştır. Güney duvarı üzerindeki kitabede tamamen yıkılan bölme duvarlarının 1760 yılında yeniden yapıldığı anlaşılmaktadır. Bir zamanlar Karçıkan Piskoposluk merkezinin de bulunduğu kilisenin kalıntılarına bakılarak, duvarların beyaz ve kalın kireç ile sıvandığı tahmin edilebilir. İnşa ve dekoratif süslemelerden dolayı kilisenin 900’lu yıllarda yapıldığı sanılmaktadır.

Tatvan Tuğ Kilisesi
Tatvan Çağlayan Mahallesinde, hakim tepede yer alan kilisenin hangi döneme ait olduğu bilinmemektedir. Yöredeki kilise mimarisinin izlerini burada da görmek mümkündür. Ancak üzerinde her hangi bir kitabe bulunmadığından kilisenin kimler tarafından ve ne zaman inşa edildiği bilgisi mevcut değildir. Yapı yer yer tahrip olmuş olmakla beraber kısmen sağlam bir görünü vermektedir.

DERLEYEN:BARIŞ IŞIK

Kaynak:Tatvan.Net

 
 

TATVANIN COĞRAFİ YAPISI:

Tatvan, Doğu Anadolu Bölgesi’nin orta-güney bölümünde yer alan bir ilçemizdir.
Doğuda Gevaş (Vestan) ve Van gölü, güneydoğuda Hizan, güneyde Bitlis (Bilis), kuzeyde Ahlat (Xelat),
batıda Güroymak (Nurşin) şehirleriyle çevrilidir.

Yüzölçümü 1.235 km2 olan ilçe hudutları dahilinde, Van gölünün batı bölümü
de yer almaktadır. Tatvan ilçesi 41 derece 33 dakika ve 43 derece 11 dakika doğu meridyenleri ile 37
derece 54 dakika ve 38 derece 58 dakika kuzey parelelleri arasında yer almaktadır.
İlçe merkezinin denizden yüksekliği 1700 metredir.
 

a - Dağlar:
İlçe topraklarının büyük bir bölümünü dağlar oluşturmaktadır. Güney ve güney doğu kesimini Toroslara bağlı dağlar; batı ve kuzeybatı kesimini de Nemrut Dağı oluşturmaktadır. Nemrut Dağı’nın yüksekliği 3050 metredir. Güney sınırını oluşturan Alacahöyük Dağı olarak da bilinen Pelli Dağı’nın yüksekliği de 3076 metredir.
İlçenin kuzeyinde bulunan Nemrut Dağı, gerek bu bölgedeki volkan dağlarının bir örneği olması ve gerekse Van Gölü’nün meydana gelmesinde önemli bir yer tutması bakımından incelenmeyi gerektiren bir dağdır. Zamanımızda sönmüş bir volkan olarak görünen bu dağ, doğu batı doğrultusunda uzanan geniş ölçülü uzun bir çukur alanın ortasından yükselmektedir.
Nemrut volkanı kuaternerde püskürmüş yığıntı dağ ve platoların anayapısını meydana getirmiş bulunduğuna göre böyle bir eski çukurluk sisteminin ve gelişmiş akarsu ağının piliosen devrine ait olması daha geniş bir ifade ile, bu eski reliefin yaşının kuaterner öncesi olma ihtimali yüksektir.
Nemrut yanardağı Van Gölü’nün batısında, Tatvan ilçesinin kuzeyinde yer almış olup 3050 metre yüksekliğindedir. Tepesi kesik koniye benzer biçimde olup çapı 6 km kadar olan daire şekilli bir krater işgal eder.
Nemrut Dağı, üzerine her taraftan kolay çıkılabilen yayvan yamaçlı bir kubbe biçimindedir. Yüksek tepesinden 400-500 metre aşağıdaki krater tabanı ve bunun bir kısmını örten gölün bulunduğu asıl volkan konisinden başka, dağın göğsünde koni biçiminde başka tepelerde mevcuttur.
Nemrut Dağı, tabakalı volkanlar soyundan sönmüş bir yanardağdır. Dağın bugünkü doruğundan, etrafa doğru bazı yerlerinden birkaç derece, bir çok yerinden de daha fazla eğimli lav ve tüf tabakaları birbiri üstüne ve yanyana gelecek şekilde kat kat sıralanmıştır. Dağın yamaçlarında en geniş yeri tutan, volkanik örtü lavlarıdır. Bunlar, türlü püskürmeler sonucunda fasılalı olarak volkan bacasından püskürmüşlerdir.
Yanardağın faaliyeti çok defa şiddetli patlamalarla başlamış, bu sırada; küller, lapinler, bombalar fırlatmış ve böylece dağın çeşitli yerlerinde tüf yığınları meydana gelmiştir. Daha sonraki püskürmelerde bunların üstünü yeni lavlar örtmüştür. Dağın bazı yerlerinde püskürmeler 15 metre kalınlığında tüf yığınları meydana getirmiştir. Dağın asıl tepesi bu patlamalarla havaya uçmuştur. Dağın kaybettiği bu yüksekliğin 400 metreden fazla olduğu sanılmaktadır.
Teşekkül tarzı ne olursa olsun Nemrut Dağı’nın ortasında eski volkan konisinden kalma 7-10 km eninde ve boyunda muazzam bir kaldera meydana gelmiştir. Bu kalderanın en yüksek kenarları 3000 metreden fazladır. Tabanı ise 2400 metredir. Kalderanın yamaçları üzerinde obsidyenler ( volkan camı ) bulunmaktadır. Nemrut volkanın son faaliyeti sırasında, kalderanın doğu bölümü volkan mahsülleri ile dolmuş, yalnız batı bölümü geniş bir çukurluk halinde kalmıştır. Burada suların birikmesiyle 6 km uzunluğunda ve 2 km genişliğinde Nemrut Krater Gölü oluşmuştur.
Tatvan’ın güneyini çevreleyen Toroslar’ın uzantısı olan İhtiyarşahap Dağları’nın yüksekliği 3560 m’dir. Bunların dışında bazı dağlar ve yükseklikleri şöyledir : Zin Dağı 2278 , Şirin Dağı 2285 , Şisen Dağı 2321 , Kirkor Dağı 2478 , Aktül Dağı 2073 metredir.

 

 

b - Ovalar :
İlçenin kuzeybatısında bulunan Rahva Ovası 1850 metre rakımlı olup, buraya çok miktarda kar düşmektedir. Kurak olduğundan, ancak hububat ekimi yapılır. Göllü ve Güzeldere Ovaları ise ilçe merkezinin güneyinde yer almaktadır. Büyük bir kısmı sulu olduğu için sebze (bostan) fasulye, tütün, mısır, ve buna benzer bitkilerin ekimi yapılır. Öbür taraftan Tatvan’ın kuzeydoğusunda Sarıkum, Kıyıdüzü ve Adabağ köylerine ait geniş sulu ovada ise, genellikle şekerpancarı, kavun, karpuz, domates, biber, patlıcan, fasulye ve patates ekimi yapılır. Bunlar, ilçenin ihtiyaçlarını karşılamakta, ihtiyaç fazlası ürünler de çevre il ve ilçelere satılmaktadır.

 

 

c - Akarsular :
İlçe, akarsular açısından fazla zengin olmamakla beraber Kotum Çayı, Sapur Çayı, Güzeldere Çayı gibi küçük akarsulara sahiptir. Bu sularla, 200 dekar alanda sulu ekim yapılmaktadır. Ayrıca, bu sularda bol miktarda balık bulunmaktadır. Van Gölü’nden sonra, ilçe ve çevrenin balık ihtiyacı buralardan temin edilmektedir. Van Gölü’nde bol miktarda üretilen İnci Kefalı balığı, çevre il ve ilçelere de gönderilmektedir.

 

 

d - Göller :
Bir bölümü ilçe sınırları içerisinde kalan Van Gölü ile Nemrut Krater Gölü bulunmaktadır. Van Gölü, Türkiye’nin en büyük gölüdür. Van ili Gevaş ilçesi , Erciş ilçesi, Bitlis-Adilcevaz, Ahlat, Tatvan İlçeleri sınırları dahilindedir. Yüzölçümü 3765 km2’dir. Denizden yüksekliği 1700 m.’dir.
Dünyanın ikinci büyük krater gölü unvanına sahip olan göl Nemrut Dağı tepesinde bulunmaktadır. Gölün denizden yüksekliği 2400 m olup yüzölçümü 12 Km2’dir.

 

Nemrut Krater Gölü

Anadolu’da tarihi çağlarda faaliyet gösteren birkaç yanardağdan biri de Nemrut Dağı’dır. Bu yanardağın en son 1441 yılındaki faaliyetini 15.yy’da bu yörede yaşayan Wardan adındaki bir yazarın eserinden öğrenmekteyiz.
Söz konusu eserde verilen bilgiye göre 1441 yılında Ahlat ile Bitlis arasında bulunan Nemrut Dağı gök gürültüsüne benzeyen bir sesle gürlemiş ve insanları dehşete düşürmüştür. Dağdaki buzlar yarılmış yarıklarından duman ve alev fışkırmaya başlamıştır. Alevlerin içinde eriyen taşlar, kayalar şiddetli gürültü ile havaya uçuşmuştur. Ahlat şehri yıkılacak diye şehir halkı korkudan titremiş ve çevreye kaçışmıştır. Dağdan çıkan öldürücü pis kokular insanları hasta etmiştir. Bu durumu çevre yerleşim birimlerinde iskan edenler açıkça görmüşlerdir.
Patlamalar neticesinde tepe kısmını kaybedip kesik koni şeklini almasına rağmen Nemrut Dağı’nın yüksekliği kalderanın kuzeyinde 3050 m ye kadar ulaşır. Kalderanın çevresinde yer yer 2800 m yi aşan yükseltiler bulunmaktadır.
Nemrut Kalderası içinde devamlı olarak iki göl ile genellikle yaz mevsiminin sonlarına doğru kuruyan üç göl daha bulunmaktadır. Göllerin beslenme kaynakları yağışlar olup, su seviyeleri yıllık yağış miktarına göre değişmektedir. Göllerin en büyüğü olan Nemrut Krater Gölü’nün kabaca bir hilal şeklinde oluştuğu görülmektedir. Yüzölçümü yaklaşık olarak 12 Km2’dir. Ortalama derinliği 100 m. civarındadır. Bol miktarda aynalı sazan ile az miktarda diğer balık türleri bulunmaktadır. Göl suyu tatlı ve soğuktur. Alınan örneklerin analizi neticesinde suyun berrak, renksiz, kokusuz ve normal içme suyu lezzetinde olduğu tespit edilmiştir..

Ilıgöl
İkinci göl olan Ilıgöl’ün yüzölçümü yaklaşık 1.2 Km2’dir. Gerek göl tabanından, gerekse gölün çevresinden karışan sıcak sular ve buhar nedeniyle kış mevsiminde bile 40 dereceye kadar, yaz mevsiminde ise 60 dereceye kadar ulaşan bir sıcaklığa sahiptir. Bazı asalaklar dışında canlı hayatına imkan vermeyen bu göl suyu genellikle romatizma tedavisinde büyük şifa kaynağıdır. Yakın çevrelerden gelen ziyaretçiler 3-4 gün kadar çadır ve kendi imkanlarıyla yaptıkları barınaklar içinde kalarak, günde 2-3 kez gölde banyo yapmak suretiyle tedavi oldukları müşahade edilmektedir.
Ilıgöl civarındaki çok sayıda sıcak su kaynağına ek olarak bu gölün yaklaşık 160 m. doğusundaki kayalık bir alanda sıcaklıkla birlikte buhar çıkmaktadır. Bu buharın özellikle astım, bronşit gibi hastalarda teneffüs yoluyla; böbrek ve romatizma hastalarında ise vücudu buhar çıkan yete tutmak suretiyle tedavi olunduğu bilinmektedir. Ilıgöl civarındaki sıcak su kaynaklarının varlığı ve yer yer buhar çıkışı buranın önemli bir yer jeotermal enerji potansiyeli taşıdığı görüşünü kuvvetlendirmektedir.

 

e - İklim :
İlçede karasal iklim hüküm sürmektedir. Van Gölü havzasında bulunmasına rağmen, batı yönlü rüzgarlar daha çok esmektedir. Rahva Ovası’ndan gelen batı yönlü rüzgarlar ile Van Gölü’nden gelen kuzeydoğu rüzgarlar Tatvan’ı etkilemektedir.
Tatvan’da hava 104 gün yağışlı, 112 gün açık 149 gün bulutlu geçmiştir. Yağışlar ilkbahar ve sonbahar aylarında olmaktadır. 1997 yılı içinde en fazla yağış olan ay Nisan ayıdır. 152.6 mm/Kg. Yıl içinde Tatvan’ın 111 gününün karlı olduğu tespit edilmiştir. Karın en fazla yağdığı aylar ise Aralık, Ocak, Şubat ve Mart aylarıdır.
Tatvan’da aylık yağış ortalaması (1963-1996)
İlçede son 33 yıllık (1963-1996) sıcaklık ve yağış verilerine göre ortalama sıcaklık 8.5 derece toplam yağış miktarı 858.9 mm.’dir. ilçede yıl içinde en sıcak ay olan temmuz ayı ortalaması 21.5 derecedir. Yıl içinde en soğuk ay olan ocak ayında ise ortalama –3.2 derecedir.

 

 

f - Meteorolojik Günler :
1997 yılı içinde geçmektedir. Yıllık yağış toplamı 615.0 Kg dir.

 

Tatvan’da Basınç Durumu : Yıl içindeki seyrinde şu sonuçlar elde edilmiştir. Şubat-Mart-Nisan aylarında çok az düşük, mayısta normal, yaz ayları boyunca çok düşüktür. Eylülden itibaren ocak ayına kadar basınç normalin üstündedir. Özellikle yıllık ortalamada ekim ayındaki basınç diğer aylara nazaran yüksektir. Tatvan’ın yüksekliğine göre 832.0 mb’lik basınç normal basınç olarak kabul edilmektedir.

 

g - Bitki Örtüsü :
Dağlık alanlarla çevrili olan ilçe genelde kuzey kesimi volkanik dağların etkisiyle lav platoları görünümünde olup, gözle görülür bir bitki görünmemektedir. Güneybatı ve güneydoğu tarafı Toroslar’ın devamı olan dağlarla kaplı olup bu yörelerde çeşitli bitki örtülerine rastlanmaktadır. İlçe toprakları dağlar arasına sıkışmış olan küçük ovalardan oluşmaktadır.
İlçe topraklarında bulunan ağaç türlerinden en çok meşe, karaçam, akasya yabankavağı, dışbudak, bilhassa Nemrut Dağı’nda bulunan huş ağacı gibi türleri oluşturmaktadır. Diğer bitki türlerinden papatya, menekşe, lale, sümbül, çiğdem, zambak ve leylak gibi daha bir çok türü bulunan bitkiler yetişmektedir. Ayrıca baharat ve şifalı ot olarak kullanılan adaçayı, nane, kekik, ısırgan otu, yağ ve peynire katılan sirmok otu bol miktarda yetişmektedir.
Nemrut Dağı çevresinde heliz denilen bir bitki türü, ayrıca ilkbaharda çıkan ve halkın Tatvan muzu adını verdiği, başka yerlerde fazla yetişmeyen eşkin (uşkun) kenger, çiriş, kari, semizotu (parpar) kuzukulağı gibi yemeklerin yanında yeşil veya kurutularak yenilen daha bir çok bitki türü yetişmektedir.
Ayrıca eğlencelerde misafirlere ikram edilen aluç, dağdagan, bıttım, ceviz, badem, kestane yemişlerin yanında; elma, armut, kayısı, vişne, kiraz, şeftali, ayva, kuşburnu, yörede bol miktarda yetişmektedir.
Nemrut Dağı’nda tür bakımından oldukça zengin bir bitki örtüsünün geliştiği görülmektedir. Ancak dağın dış yamaçları ile kaldera arasında bitki örtüsü bakımından bariz bir farklılığının olduğu dikkatleri çeker. Nemrut yanardağının yamaçlarında ve kalderası içinde bugüne kadar 450 bitki türü tesbit edilmiştir. Nemrut yanardağının 1800 m. yükseltisinden başlayarak kaldera alanını kuşatan zirvelere kadar ulaşan yamaçlarda genellikle dağ stebi hakimdir. Diğer bölümlerde soğuk iklim şartlarına dayanabilen ve kışın yapraklarını döken meşe ağaçları bulunmaktadır. Türkiye’de türüne az rastlanan huş ağaçları ile bazı bölümlerinde bodur, ardıç türlerine rastlanmaktadır. Diğer taraftan çobanyastığı, karanfil, korunga, labada, kekik, altınçiçeği, yabani çavdar, yumak, taşkıran, nohut, adaçayı, düğünçiçeği, keten, çiviotu, kıvışkan otu, üçgül, anason, peygamber çiçeği ve yavşan gibi daha bir çok türden bitkinin bulunduğu bilinmektedir.
İlçe toprakları genelde alüvyal topraklar, kalüvyal topraklar kiraçsiz kahverengi orman toprakları, kireçsiz kahverengi topraklar ve regesol topraklardan meydana gelmiştir.

h - Tatvan’da Şifalı Sular :


Tatvan Meslek Yüksekokulu civarında tarihi çok eski olan bir şifalı su bulunmaktadır. Bu sudan iki şekilde faydalanılmaktadır.
Su banyo şeklinde uygulamalarda karbondioksitli olması nedeniyle periferik vasküler rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Isıtıldığı takdirde (Suyun doğal sıcaklığı 15 derecedir.) nörolojik ve hareket sistemi rahatsızlıklarının kronik dönemlerinde rehabilitasyon maksadıyla banyolar şeklinde kullanıldığı, içme suyu olarak kullanıldığında ise mide, bağırsak sisteminin kataral rahatsızlıklarında, böbrek taşı ve iltihabının dökülmesi tedavilerinde kullanılmasının uygun olduğuna dair Sağlık Bakanlığı raporu bulunmaktadır. Beklediği zaman tortu oluşturduğundan şişelemeye uygun bulunmamaktadır.
Çayırönü köyünde basur, ayak mantarları, romatizma, mide tedavilerinde kullanılan ve büyük oranda hastaların şifa bulduğu müşahede edilen bir su kaplıcası bulunmaktadır. Bunun dışında romatizma tedavilerinde kullanılan bir çok hastanın şifa bulduğu bilinen başka sular da Çağlayan Mahallesi ile Akhis Köyü’nde küçük birer kaplıca şeklindedir.

                                                         TATWAN DERGİ

DERLEYEN:BARIŞ IŞIK

 



 
   
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol